https://pejoss.com/index.php/pub/issue/feed Premium e-Journal of Social Sciences (PEJOSS) 2024-11-30T00:00:00+03:00 Editor editor@pejoss.com Open Journal Systems <p>Premium e-Journal of Social Sciences (PEJOSS); 2017-2020 yılları arasında yılda bir yayınlanmış, 2020 Haziran ayından itibaren ise aylık ve gerekli durumlarda özel ya da ek sayılar da yayınlayabilecek şekilde, en fazla 25 makalenin yer alabileceği sayı ile yayımlanması planlanan <strong>uluslararası hakemli ve indeksli</strong> bir e-dergidir.</p> https://pejoss.com/index.php/pub/article/view/611 Tarih Ders Kitaplarında Kadın (1931-1949) 2024-11-13T16:18:04+03:00 Serap Ören pejoss.editor@gmail.com Tuğba Belenli tabelenli@gmail.com <p>Mustafa Kemal Atatürk’ün kurmuş olduğu Türkiye Cumhuriyeti’nin yeni rejiminde, güçlü bir toplumsal değişim başlatılmıştır. Bu değişimlerin en köklü olanları ise kadın ve kadın hakları alanında gerçekleşmiştir. Türk toplumunun modern çağdaş bir seviyeye ulaşması için Türk kadınının erkeklerle aynı hak ve özgürlüklere sahip olması amacıyla toplumsal, siyasi, hukukî ve ekonomi alanındaki konumu yeniden belirlenmiş, toplumdaki ödev ve sorumlulukları yeniden tanımlanmıştır. Bu dönemde Cumhuriyet değerlerinin yaşatılmasında ve yeni nesle aktarılmasında en önemli rol kadınlara yüklenmiştir. Kadınlardan, kurgulanan “Cumhuriyet Kadını” imajı çerçevesinde kendilerini yetiştirmeleri, topluma örnek olmaları ve yeni nesli yetiştirmeleri beklenmiştir. Atatürk Dönemi’nde, uygar ve modern bir toplum yaratmada eğitim en önemli araç olarak kullanılmıştır. Eğitimde okullarda öğretilecek konu üstünde büyük bir titizlikle durulmuş bu kapsamda ortaöğretim için hazırlanmış olan Cumhuriyet Tarihi’ne ait ilk tarih ders kitapları, 1931-1932 eğitim öğretim yılında kullanılmaya başlanmıştır. Tarih ders kitapları, Cumhuriyet’in amaçlarını genç kuşaklara öğretmek, yeni Türk kimliğini yaratmak ve toplumsal dönüşümü sağlamak amacıyla yeniden hazırlanmıştır.</p> 2024-11-30T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2024 Premium e-Journal of Social Sciences (PEJOSS) https://pejoss.com/index.php/pub/article/view/553 Byung-Chul Han ve Acının Politikliği 2024-06-28T14:42:24+03:00 Haluk Doğan hal_ukde@hotmail.com <p>Çağımızın toplumsal karakteristiklerinden biri <em>algofobi’</em>dir. Acıdan korkma ya da acıdan kaçma, evrensel bir durum olarak karşımıza çıkmaktadır. Acı verici tüm hususlar, hayattan sökülüp atılmaktadır. Kişisel ilişkilerden toplumsal ilişkilere, sanattan siyasete, insanın içinde olduğu her alana yansıyan bir acıdan kaçış, çağın hâkim unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Güney Kore asıllı Alman düşünür Byung-Chul Han, <em>Palyatif Toplum</em> adlı eserinde, acının hayattan silinmesinin yol açtığı problemleri ifşa etmektedir. Buna göre palyatif toplum, neoliberal teknolojik düzenin kaçınılmaz sonucudur. Politik arenada, liberal konsensüs adına çatışmadan kaçma, demokrasinin kaybı olarak karşımıza çıkmaktadır. Pandemi döneminde, çıplak hayatta kalma adına uygulanan neoliberal virüs siyaseti, hayatın anlamını da ortadan kaldırmaktadır. Eve kapanma ve toplumsal tüm ilişkilerden kaçınma, pandemi döneminin başat politik buyruklarından biridir. Toplumsallığın kaybı, bir bakıma hayatın da kaybıdır. Teknolojik boyutta ise sosyal medya aracılığıyla “beğen” ve “paylaş”a sıkıştırılan hayat, olumluluğun diktatörlüğüne evrilmektedir. Diktatörlük, tarih boyunca kendini hep baskıyla, kapatılmayla ve olumsuzlukla açığa çıkarmıştır. Çağımızda ise durum farklı, hatta tamamen zıt mahiyettedir. Diktatörlük kendini özgürlükle, olumlulukla, beğeniyle göstermektedir. Byung-Chul Han, bu yeni durumu, palyatif toplumdaki olumluluğun diktatörlüğü olarak tarif etmektedir. Byung-Chul Han, acının ve olumsuzluğun hayattan silinmesinin, insanı tek boyuta indirgediğini söylemektedir. Acıdan, ölümden, olumsuzdan ve pürüzden kaçınan insan, sağlığı mutlaklaştırmadır. Haz, mutluluk ve sağlığın egemen olduğu dünya; Nietzsche’nin ifadesiyle “son insan”ın hüküm sürdüğü bir dünyadır. Han’a göre, hayatı anlamlı kılan, içinde barındırdığı antagonizmadır. Karşıt unsurların birlikteliği, insan yaşamının temel gerekliliğidir. Bu makalede, Byung-Chul Han’ın acının politikliğine dair çözümlemeleri irdelenmiştir. Han’ın <em>Palyatif Toplum</em> adlı eserindeki görüşleri, makalenin omurgasını oluşturmuştur. Ayrıca, düşünürün “şeffaflık”, “olumluluk”, “güzellik”, “enformasyon” gibi kavramları birbirleriyle ilişkileri bağlamında açığa kavuşturulmuştur.</p> 2024-11-30T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2024 Premium e-Journal of Social Sciences (PEJOSS) https://pejoss.com/index.php/pub/article/view/608 Yerel İşletmelerin Coğrafi İşaretli Ürünleri Kullanımına Yönelik Bir Araştırma: Giresun İli ÖrneğiYerel İşletmelerin Coğrafi İşaretli Ürünleri Kullanımına Yönelik Bir Araştırma: Giresun İli Örneği 2024-11-11T22:05:21+03:00 Rana Şat rana_sat_95@hotmail.com Fatih Saydam f.saydam@hotmail.com <p>Giresun ilinde faaliyet gösteren yiyecek ve içecek işletmelerinin yöresel ve coğrafi işaret tescilli yiyecek ve içecek ürünlerinin menülerinde yer verilme durumunun, gastronomi turizmi bağlamında tespit edilmesi amaçlanmıştır. Araştırma bağlamında, öncelikle Giresun İline özgü tescilli ve başvuru sürecinde olan coğrafi işaretli ürünlerin tespit edilmesi amaçlanmıştır. Daha sonrasında bu ürünlerin işletmelerdeki kullanım durumu TripAdvisor’da yer alan 265 Giresun İli özelinde hizmet veren restoran işletmeleri incelenerek kullanım durumları ve misafir yorumları analiz edilmiştir. Giresun ilinde yer alan yiyecek içecek işletmeleri arasından amaçlı örnekleme yoluyla ilk 20 içerisinde yer alan ve en çok yoruma, değerlendirmeye sahip yiyecek içecek işletmelerinin belirlenmesiyle örneklem elde edilmiştir. Verilerin toplanmasında doküman incelemesi ve içerik analiziyle yorumların analiz edilmesi sağlanmaktadır. Bu doğrultuda, 265 yiyecek içecek işletmesi ve misafir yorumu içerik analiziyle incelenmiştir. Araştırma bulguları neticesinde, Giresun fındık ezmeli kadayı tatlısı, Giresun ısırgan otu çorbası, Görele dondurması gibi coğrafi işaretli ürünlerin restoran menülerinde yer aldığını, ancak peynirli pide, kıymalı pide, kaşar kavurmalı pide, rasathane meşhur pidesi, pancar çorbası, mantar kavurma, mısır ekmeği, sırgan yağlaşı, turşu kavurması, sütlü kadayıf, fasulye turşusu kavurması, hamsili pilav,lahana Dible , lahana sarma , diken ucu , sakarca kavurması, ısırganlı mantı, merulcan, taftan tuzlaması, kiraz tuzlaması gibi yöresel ürünlerin ve yemeklerin coğrafi işaret almadığı görülmektedir. Ayrıca, Giresun pidesi, turşu kavurması, mısır ekmeği, hamsili pilav, lahna diblesi, sakarca kavurması, diken ucu ve sakarca kavurmasının, merulcan kavurmasının, taftan ve kiraz tuzlamasının misafirlerin genelde yorumlarının yemek temaları üzerinde şekillendiği görülmektedir. Coğrafi işaret başvuru sürecinde olan Giresun tescillenerek menülerde yer alması gerektiği önerilmektedir. Bunun yanı sıra, gibi coğrafi işareti bulunmayan, ancak menülerde yer alması gerekli olan diğer potansiyel yerel ürünlerin de önemi vurgulanmaktadır. Sonuç olarak, coğrafi işaretli ürünlerin menülerde kullanılmasının, Giresun bölgesinin tanıtımına ve gastronomi turizmi potansiyelinin geliştirilmesine katkı sağladığı yönünde bir farkındalık oluşturduğu sonucuna ulaşılmıştır.</p> 2024-11-30T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2024 Premium e-Journal of Social Sciences (PEJOSS) https://pejoss.com/index.php/pub/article/view/609 Scrum ve Ortak Zihinsel Modeller: Ekip Dinamiklerine Etkisi 2024-11-12T17:12:31+03:00 Mustafa Of mustafaof@hotmail.com İsmail Kılıçaslan pejoss.editor@gmail.com <p>Scrum, çevik yazılım geliştirme süreçlerinde, ekiplerin hızla değişen gereksinimlere cevap vererek yüksek kaliteli ürünler ortaya koymalarını sağlayan etkili bir çerçeve sunar. Bu çerçevede sprint’ler, günlük toplantılar ve sürekli geri bildirim döngüleri gibi araçlar, ekip üyeleri arasında güçlü bir iş birliği ve güven ortamı oluşturarak bilgi ve beklentilerin uyumunu destekler. Scrum, sadece bireysel görevlerin yerine getirilmesini değil, aynı zamanda ekip üyeleri arasında ortak bir anlayışın gelişimini hedefler. Bu çalışmada, literatür taraması yöntemiyle, Scrum’un ekip dinamiklerine katkıları incelenmiş ve ortak zihinsel modellerin ekip içi iletişim, karar alma süreçleri, güven inşası ve takım uyumuna olan etkileri değerlendirilmiştir. Ortak zihinsel modeller, ekip üyelerinin aynı hedef doğrultusunda uyumlu bir şekilde çalışmalarını sağlayan, paylaşılan anlayış ve beklentileri ifade eder. Bu modeller, ekip içindeki belirsizliğin azalmasına ve iş süreçlerinin hızlanmasına katkıda bulunur. Yapılan incelemeler sonucunda, Scrum çerçevesinin iş birliğini teşvik ettiği, belirsizlikleri azalttığı ve takım performansını artırdığı gözlemlenmiştir. Bulgular, Scrum’un özellikle çevik ve dinamik çalışma ortamlarında ekip dinamiklerine olan olumlu etkisini ortaya koymaktadır.</p> 2024-11-30T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2024 Premium e-Journal of Social Sciences (PEJOSS) https://pejoss.com/index.php/pub/article/view/615 Kemik İletimi Yoluyla Ses Aktarımının Solfej Pratiğinde Entonasyon Üzerindeki Etkileri 2024-11-19T16:06:24+03:00 Arda Eden pejoss.editor@gmail.com İbrahim Demir pejoss.editor@gmail.com Emine Ceylan Ünal Akbulut ceylanunal@hotmail.com Ece Merve Yüceer Nishida pejoss.editor@gmail.com Emrah Uçar pejoss.editor@gmail.com <p>Müzik kulağı, müzikal seslerin büyük bir kesinlikle işitilebilmesi ve seslendirilebilmesine (entonasyon) dayalı doğal bir yetenektir. Bu yetenek, kulak eğitimi adı verilen bir süreçle daha ileri bir seviyeye taşınabilir. Bu sürecin bir parçası olan solfej çalışmaları sırasında doğru entonasyona sahip olmak oldukça önemlidir. Dolayısıyla duyuş da bu süreçte önemli rol almaktadır.</p> <p>Çevresel sesler kulağımıza ağırlıklı olarak hava yoluyla iletilirler. Ancak kendi sesimizin önemli bir kısmı, iç kulağımıza, kafatasımızda bulunan kemikler aracılığıyla, yani kemik iletimi yoluyla iletilir. Bu araştırmada, solfej pratiğinde kemik iletimi aracılığıyla ses aktarımının entonasyona olan etkisini değerlendirmek için ön test-son test kontrollü grup deney tasarımı kullanılmıştır. Deney grubunda yer alan katılımcılar, dış dünyadan izole olmadan kendi seslerine daha fazla odaklanabilmelerini sağlayarak, kemik iletimli kulaklıklar kullanmışlardır. Kontrol grubu ise kulaklık kullanmadan, planlanan eğitim sürecini tamamlamıştır. Toplam 20 öğrenciyle bire bir gerçekleştirilen eğitimlerden önce ve sonra alınan ön test ve son test kayıtları cent cinsinden sayısallaştırıldıktan sonra istatistiksel ve psikoakustik açılardan yorumlanmıştır. İstatistiksel açıdan, kulaklık kullanmayan kontrol grubunun, deney grubuna oranla daha fazla başarı gösterdiği, buna karşılık psikoakustik açıdan bakıldığında bu değişimin duyulabilir bir fark yaratacak seviyede olmadığı sonucuna varılmıştır.</p> 2024-11-30T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2024 Premium e-Journal of Social Sciences (PEJOSS) https://pejoss.com/index.php/pub/article/view/613 Yabancı Uyruklu Öğrencilerin Okuldaki Psiko-sosyal ve Sosyo-kültürel Uyumları Hakkında Öğretmen Görüşleri 2024-11-14T20:02:30+03:00 Şeymanur Çiftçioğlu seymanurbulut@gmail.com Vicdan Altınok altinokvicdan@gmail.com <p>Bu çalışmanın amacı Mardin’de yabancı uyruklu öğrencilerin psiko-sosyal ve sosyo-kültürel uyumları hakkında, sınıfında yabancı uyruklu öğrenci bulunan öğretmenlerin bakış açılarını ortaya çıkarmaktır. Bu makale “Göçmen Öğrencilerin Duygusal Zekâ Rollerinin Okuldaki Gelişim ve Kültürel Ortama Uyumları Üzerine Bir Araştırma” isimli doktora tezinden üretilmiştir Araştırmada öncelikli olarak Mardin ili en yüksek yabancı uyruklu öğrenciye sahip olan iki ilçe belirlenmiştir. Artuklu ve Kızıltepe olarak belirlenen ilçelerden sınıflarında yabancı uyruklu öğrenci bulunan 85 öğretmen gönüllülük esası ile çalışmaya katılmıştır. Veriler uygulanan yarı yapılandırılmış görüşme formuyla toplanmıştır. Veriler içerik analizi ile analiz edilmiştir. Göç öncesi beklentiler, uyum sürecinde karşılaşılan zorluklar, uyum sürecini kolaylaştıran etmenler olmak üzere üç ana tema ortaya çıkmıştır. Her bir tema kendi içerisinde alt kategorilere bölünmüştür. Birinci tema olan ‘Göç Öncesi Beklentiler’ kendi içerisinde daha kaliteli yaşam standartları, dil kursları, eğitim ortamlarına hızlı dâhil olma ve her an tercüman desteği olmak üzere dört alt kategoriye bölünmüştür. İkinci tema “Uyum Sürecini Zorlaştıran Etmenler” ise “dil engeli, aidiyet duygusu eksikliği, velilerin iş birliğine yatkın olmayışı, idari personel ve öğretmenlerin olumsuz tavrı, eğitime erişim sorunu” olmak üzere beş alt kategoride toplanmıştır. “Uyum Sürecini Kolaylaştıran Etmenler” olarak belirlenen üçüncü tema “yerel halktan hoşgörü / iş birliği /destek, uyum etkinlikleri, kültürel yakınlık, travma sonrası psikolojik destek, yaşları küçük olan öğrencilerin daha hızlı uyum sağlaması” gibi beş alt kategoriye ayrılmıştır. Ayrıntılı incelemeler sonucunda görülmektedir ki; göç sonrası uyumu etkileyen farklı faktörler bulunmasına rağmen, süreç okuldan okula, kişiden kişiye göre değişmektedir. Göç öncesi beklentilerin makul düzeyde karşılanabilir olması, uyum sürecinde ortaya çıkan sorunların iş birliği ve hoşgörüyle halledilmeye çalışılması, uyumu destekleyecek etkinliklerin sayısının artırılarak farklı zaman ve mekânlarda birlik oluşturulması, öğrencilerin psiko-sosyal ve sosyo-kültürel bağlamda çok daha hızlı uyum sağlamasına yardımcı olacaktır. Bahsedilen destekler ve bütünleştirici bir algıyla öğrencilerin deneyimlediği psiko-sosyal gelişim dönemleri daha sancısız atlatılacak ve toplumsal kabul süreci daha hızlı ilerleyecektir.</p> 2024-11-30T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2024 Premium e-Journal of Social Sciences (PEJOSS) https://pejoss.com/index.php/pub/article/view/616 Bilişim Teknolojileri Yeteneklerinin Finansal Performans Üzerindeki Etkileri: Bankacılık ve Finans Sektöründe Bir İnceleme 2024-11-27T14:46:35+03:00 Ahmet Emre Zorlu pejoss.editor@gmail.com Yılmaz Pekmezcan ypekmezcan@kocaeli.edu.tr Ayşe Günsel pejoss.editor@gmail.com <p style="font-weight: 400;">Bu çalışma, bilgi teknolojileri (BT) yeteneklerinin finansal performans üzerindeki etkilerini kaynak temelli yaklaşım (RBV) çerçevesinde incelemektedir. Özellikle Türkiye’deki finans sektöründe BT yeteneklerinin teknik Yetenek ve beşeri destek boyutlarının sermaye yeterlilik rasyosu (CAR), aktif kârlılık oranı (ROA), öz sermaye kârlılık oranı (AROE) ve varlıkların ortalama getirisi (AROA) üzerindeki etkileri analiz edilmiştir. Araştırmada 11 banka ve finans kuruluşunun bilgi teknolojileri departmanında çalışan 122 katılımcıdan elde edilen veriler kullanılmıştır. Sonuçlar, teknik BT yeteneklerinin CAR üzerinde pozitif ve anlamlı bir etkisi olduğunu, ancak diğer performans göstergelerinde sınırlı bir etkisinin bulunduğunu ortaya koymaktadır. Beşeri desteğin ise finansal göstergeler üzerinde doğrudan anlamlı bir etkisi tespit edilmemiştir. Bununla birlikte, teknik BT yeteneği ile beşeri destek arasında pozitif bir korelasyon gözlemlenmiş, beşeri desteğin dolaylı etkiler yaratabileceği önerilmiştir. Ayrıca, BT’nin müşteri memnuniyeti, operasyonel verimlilik ve stratejik esneklik gibi alanlarda önemli katkılar sunduğu vurgulanmıştır. Araştırma, finans sektöründeki BT yatırımlarının stratejik önemini ve teknik Yeteneknın performansa etkisini ön plana çıkarırken, beşeri sermayenin gelişimine daha fazla yatırım yapılması gerektiğine dikkat çekmektedir. Çalışmanın bulguları, finansal performans üzerindeki etkilerin bağlamsal faktörlere bağlı olarak değişiklik gösterebileceğini ve daha uzun vadeli analizlerle bu ilişkilerin detaylı şekilde incelenmesinin faydalı olacağını göstermektedir. Sonuç olarak, BT yeteneklerinin yalnızca teknolojik Yetenek değil, aynı zamanda organizasyonel dönüşümde stratejik bir araç olarak ele alınması gerektiği ifade edilmektedir.</p> 2024-11-30T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2024 Premium e-Journal of Social Sciences (PEJOSS) https://pejoss.com/index.php/pub/article/view/614 İslam Hukukunda Korunmaya Muhtaç Çocuklar 2024-11-14T22:55:08+03:00 Ferit Şahin feritilahiyat@gmail.com <p>İnsan sosyal bir varlıktır. Dünyaya geldiği andan itibaren bakılmaya ve himaye edilmeye muhtaçtır. Çocuğun bakım ve temel ihtiyaçlarına karşılık bulduğu aile ortamı önem arzetmektedir. Çünkü aile, insanın huzur bulacağı bir yuvadır. Birey, yaşantısında desteğe en fazla ihtiyaç duyduğu çocukluk döneminde, fiziksel, psikolojik ve sosyal olarak gelişmesinin önünde yer alan sıkıntıların giderilmesi gerekmektedir. Korunmaya muhtaç çocukların himaye edilmesi ve evlat edinme, aile, çocuk ve toplum için sosyal bir ihtiyaçtır. Evlat edinme konusunda özellikle çocuk sahibi olamayan, çocuk özlemini gidermek isteyen ailelerin yakından ilgi duyduğu bir konu olmakla beraber anne- baba şefkatinden mahrum, sıcak aile ortamına ihtiyaç duyan korunmaya muhtaç çocuklar için de bir yuva arayışıdır.</p> <p>Korunmaya muhtaç çocuklar, teriminden kastedilen; aileden mahrum, kendisine bakacak ve himaye edecek kimsesi olmayan veyahut bakımı uygun şartlarda sağlanamayan çocuklardır. Bu kapsamdaki çocukların hepsi sosyal hizmetler açısından korunmaya ve bakıma muhtaç çocuklardır. Bu araştırma, korunmaya muhtaç çocukların bakımı ve gözetimine dikkat çekmek, problemlerin giderilmesi adına mevcut tedbirlere değinerek, fıkhî açıdan incelenmesini konu edinmektedir.</p> 2024-11-30T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2024 Premium e-Journal of Social Sciences (PEJOSS) https://pejoss.com/index.php/pub/article/view/619 Biyoloji Öğretmen Adaylarının Öğretim Sürecinde Artırılmış Gerçeklik Uygulamalarına İlişkin Görüşleri: Bir Karma Yöntem Araştırması 2024-11-28T13:49:11+03:00 Büşra Kiraz brkiraz18@gmail.com Ahmet Gökmen ahmetgokmenii@gmail.com Osman Çimen osman.cimen@gmail.com <p>İçerisinde bulunduğumuz gerçek fiziksel dünyadan yararlanarak etkili deneyimler oluşturmak adına yarı-gerçek bir dünya yaratmaya çalışan artırılmış gerçeklik (AG), hayatın her alanında olduğu gibi eğitim içeriklerinde de giderek daha fazla yer edinmeye başlamıştır. Özellikle biyoloji dersi gibi, çok sayıda submikroskobik yapı ve modellemeler içeren derslerde AG uygulamalarının etkileri giderek daha fazla araştırılmaktadır. Ancak yapılan araştırmalar incelendiğinde, biyoloji öğretmen adaylarının AG uygulamalarına yönelik görüşlerini derinlemesine ele alan çalışmaların sınırlı olduğu gözlemlenmektedir. Bu nedenle, bu araştırmanın, biyoloji öğretmen adaylarının AG uygulamalarına yönelik tutumlarını anlamak ve AG teknolojilerinin eğitim sistemine entegrasyonunu sağlamak adına katkılar sağlaması beklenmektedir.</p> <p>Bu araştırmada biyoloji öğretmen adaylarının artırılmış gerçekliğe ilişkin tutum ve görüşleri araştırılmıştır. Araştırmanın çalışma grubunu, seçkisiz örnekleme yöntemlerinden uygun örnekleme yöntemiyle belirlenmiş, Ankara ilinde bulunan bir devlet üniversitesinin biyoloji eğitiminde öğrenimlerine devam eden 77 öğretmen adayı oluşturmaktadır. Araştırmada nitel ve nicel verilerin bir arada toplandığı, karma araştırma desenlerden her iki veri türüne de eşit önem ve ağırlık verilen yakınsayan paralel desen kullanılmıştır.Araştırma verileri Küçük, Yılmaz, Baydaş ve Göktaş (2014) tarafından geliştirilen “Artırılmış Gerçeklik Uygulamaları Tutum Ölçeği” ve araştırmacılar tarafından geliştirilen yarı yapılandırılmış görüşme formu aracılığıyla elde edilmiştir. Elde edilen nicel verilerin değerlendirilmesinde normallik testleri, tanımlayıcı istatistikler, bağımsız gruplar için t-testi ve tek yönlü varyans analizi (ANOVA); nitel verilerin değerlendirilmesinde ise betimsel analiz ve içerik analizinden bir arada &nbsp;yararlanılmıştır.Araştırma sonuçlarına göre öğretmen adaylarının artırılmış gerçeklik uygulamalarına yönelik tutumlarının orta düzeyde olduğu, cinsiyet ve sınıf değişkenine göre farklılık oluşmadığı belirlenmiştir. Öğretmen adaylarının artırılmış gerçeklik ile ilgili görüşleri genel olarak olumludur ve bu teknolojinin öğretim süreçlerine pozitif katkılar sağlayabileceğini düşünmektedirler. Öğretmen adaylarının konuya ilişkin görüşleri, nicel verilerle elde edilen farkındalık düzeylerini doğrular niteliktedir.Araştırma elde edilen sonuçlar çerçevesinde tartışılıp, öneriler sunularak tamamlanmıştır.</p> 2024-11-30T00:00:00+03:00 Telif Hakkı (c) 2024 Premium e-Journal of Social Sciences (PEJOSS)